30 Aralık 2023 Cumartesi

Söhbet Pirmammedov - Faydası Yok





Bir şey anlatacakmış gibi baktı masanın üzerindeki kağıda ... Dalga geçti , tayfalar fırtınaya kaldılar Karaya varmadan gözlerde karartılar Terazinin ağır kolu, ve hileli tartılar Kargalar çok bağırdı , uyanmadın uykudan! Bulutlar bir renk taşırdı karanlığı korkutan Mavinin üzerine bir sevinç yazardılar Hayal, ümit birlik olup, fikrini sarardılar yaşamaya yaklaşırsan, kaçarsan dert. Terazinin kollarını kırsan bile sen Hileleri bile bile oyuna girsen Seni kabul etmezler , kabul etmezsen . Sen kalamazsın , kabul edersen. Rüzgar hep başka eser , değişmez zaman Doğru yarım kalır da tamamlar yalan Sorma bu nasıl yarım ne biçim tamam. İnsan akıl taşır , taşır aklı insanı. Ben bıraktım yarı yolda yitip, beni bırakanı O gün bu gün şarkılar ; simitler ve martılar, bir denizin gökyüzüne bakıp da vurulması , bulutlar ve beyazlara varmadan yorulması... Ellerinde bahçemin nadide çiçekleri , kokuları sızar , bahçeleri unutturur. Dalga dalga kanar mavi , yaralarını saramadık. Bir yer vardı sevmek için , biz bir türlü varamadık. Güneş her gün sırıtırdı espriyi duyamadık.. Bizden alır , bize satar dolar günün gam kesesi. Sevincim cam, göze batar yok yüreğimin sabredesi. Bir şey anlatacak dostun kağıt kalem yeter dedi Anlasaydı gözlerin bir bakışım yeter dedi Köşesinde aklımın kıvrılmış bir endişe Cevabı biliyorsun da sorması, beter dedi.
(2018)

29 Aralık 2023 Cuma

Duha

 


Yarın gün bulacaksın, ağrıdığın yerinden
vakarlı bir gök gibi doğrularak kalkacak
ışıklar kuşanacak , arzı kuşatacaksın.
Sen ki bütün yenilenlerden ayrı,
başka bir yerde...
ve bütün galiplerden arı
yüksek gayenin
andıyla yol bulacak
ve iz bırakacaksın.
Dünyalara değecek
attığın her bir adım
Artık bu tükenmez erk
Yalnızca bir biz demek ,
olunca güleceksin.
Aşk neymiş bileceksin.
Sen ki kendi başına
öfkeli bir dağ gibi
sindiren sen volkanı
ses etmeden bağrında
yakıp yıkmadan, duman duman
hakka doğrulan
O mağrur ırmakların çarpıp da yenildiği
sen ki o başka resim
sen ki o başka bakış
Ellerin ki merhametin arkıdır
nakış nakış
İbrahim'i yakmayan ateş gibi gururlu
Bu sevda sende beni kül etmeden durur mu.


                                                                Özgür Ceylan

Melodies from the past...

                         


                                                                                                   ROAD 3 B




                                                                                                  ROAD RED ACT



17 Aralık 2023 Pazar

"Geri Gelen Mektup "- Hüseyin Nihal Atsız






 GERİ GELEN MEKTUP



Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervane olan kendini gizler mi hiç alevden?
Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu.

Gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse;
Ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse;
Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan,
Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse...

Ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla,
Ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla!
Hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
Çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince
Gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım;
Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.
Gözler ki birer parçasıdır sende İlahın,
Gözler ki senin en katı zulmün ve silahın,
Vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin;
Sen öldürüyorken de vururken de güzelsin!

Bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden,
Bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden...
Hasret sana ey yirmi yılın taze baharı,
Vaslınla da dinmez yine bağrımdaki ağrı.
Dinmez! Gönülün, tapmanın, aşkın sesidir bu!
Dinmez! Ebedi özleyişin bestesidir bu!
Hasret çekerek uğruna ölmek de kolaydı,
Görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı.

Dünyayı boğup mahşere döndürse denizler,
Tek bendeki volkanları söndürse denizler!
Hala yaşıyor gizlenerek ruhuma 'Kaabil'
İmkanı bulunsaydı bütün ömre mukabil
Sırretmeye elden seni bir perde olurdum.
Toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum.

Mehtaplı yüzün Tanrı'yı kıskandırıyordur.
En hisli şiirden de örülmez bu güzellik.
Yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur;
Kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik...

Hüseyin Nihal Atsız





NAZLI ÖKSÜZ - Saçların

26 Kasım 2023 Pazar

Hem...






Sanırlar
susarsın ,


bilmezler
dersin.


Yananın anladığı
bir lisan
ile.


Sızarsın derinime


canda
gezersin


Bulursun yollarımı


kaybolsam


bile.


Yüreğimde


açarsın .


Güle


benzersin


Saçarsın, rahiyanı


cümle
mahfile...


Sen,
memleket
kokarsın


Öyle...
Güzelsin


Yağmurun ıslattığı
topraktan
bile.


Ruhuma
sızından
kanat
çizersin


Zamanda
zincirleyip
anda
çözersin


Haydi...


yoruldun,


deyip
yolcu edersin


Dönenin olmadığı
uzak
menzile.




Özgür Ceylan





17 Kasım 2023 Cuma

Beyaz



Yedi yangın devşirdim
içimdeki mahşerden
Sonuna ben de yandım
Azameti hatrına...

Yedi başak yetirdim
daldığım kuyulardan
Hepsini hayra yordum
Adım Yusuf değildi.
*
Avuçlarımda , yeşil
çiyleri düşlerimin
Bir yağmur büyüyordu
karlı şafaklar gibi.
Bilenip kuşkulara
sancıma yürüyen, su
Sormadı , kaç duayı
ezbere bildiğimi.
*
Sen!
Hangi nazla erittin
zemheri hançerini
Hangi yarayı sardın
dargın bileklerine
*
Başımdan yüksek , oysa
tarttığım şu kelime
Hangi mizana basıp
Tırmandın surlarıma
Ben!
Hangi şehri kuşattım
yüzünde , sevda diye.




 Özgür CEYLAN






11 Kasım 2023 Cumartesi

Gök Yüzüne (11)




Başım hür bir süvari , gök yüzüne müsavi
kuşaklarım nefti, sisli pusatlarımı gizlediğim.


Oylumlarında aksine daldım vedalar izledim.
Ufkumda tüten tufanı gül de hizaya dizeyim


Ey benim sahi sırdaşım asırlardır söylenirsin.
İçinde bin derya taşır , bir mahiye bilenirsin.


Bütün bu yaşamakların bağrında saklı bir sürur
Bilmem... Sen kimden sorarsın ,
gayrı kimden öğrenirsin.


                                                                   

                                                                  Özgür CEYLAN

(11.11)

10 Kasım 2023 Cuma

ATATÜRK

                       10 KASIM 2023

BAŞKOMUTAN 
BAŞÖĞRETMEN
GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK.



                                       fotoğraf :  Trablusgarp Cephesi (1911-1912)


                         ATATÜRK’ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ

   Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.

   Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin. Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

   Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.

  Mustafa Kemal Atatürk




7 Kasım 2023 Salı

Kal

Dil , sisidir beyanın 

Dil küfüdür zamanın

Bilen hep bilmiş olandır

Diyen dil ile demez...


Ne olur,

anladığın kadarıyla sevmek hatasına düşme, beni...


Çok kereler fikrimi cihetinden caydıran

bir emin bakıştı benim, ta künhümde gizlidir.


Sen git serin akşamları yalnızlara ayrı sor;

bir ateşin başında gölgesiyle dertleşen.

"Şu hilalin keskin ucu hançere remiz midir?"


Bak kuşlara bilmediğin lisanlarda ötüşen

Var mı bir dil kainatın izahına yetişen...

Nasıl ki şu maviler... Gizleriyle muhteşem

Kal,

anladığın kadarıyla .

Sevmek hatasına düşme, beni ...



Özgür CEYLAN


"Dusty Compass"

 


2 Kasım 2023 Perşembe

"Grande Castle"

 

                                                                         ozgurce.

10 Ekim 2023 Salı

Dünya'dan Bir Sanatçı (Ressam) : Jean-Léon Gérôme (1824-1904)


 Jean-Léon Gérôme (11 Mayıs 1824 - 10 Ocak 1904), Fransız ressam, heykeltıraş ve öğretmen.



Tarihsel ve oryantalist stilde resimler yapmıştır. Oryantalizm akımının en önemli sanatçılarındandır. Yaşamının son 25 yılında heykelle de uğraşmıştır.

    Birçok ünlü ressamın öğretmeni olmuştur. Öğrencileri arasında Odilon, Redon, Thomas Eakins, Mary Cassatt, Osman Hamdi Bey ve Şeker Ahmet Paşa gibi ünlü ressamlar bulunur.


Jean Leon Gerome Eserleri

Fransız ressam Jean-Leon Gerome 1824 yılında Vesoul’de doğdu. 1840 yılında henüz 16 yaşındayken Paul Delaroche’dan eğitim almak üzere Paris’e gitti. Sonrasında Pompeii, Roma gibi yerleri de ziyaret etti ve Paris’e geri döndü. 1853 yılına gelindiğinde Edmont Got ile İstanbul’u ziyaret etti ve Jean-Leon Gerome halı tüccarı adlı eserini çizdi. “Halı Tüccarı” Jean-Leon Gerome eserleri arasında en çok bilinenlerden biridir. Kendisi aynı zamanda Osman Hamdi Bey ve Şeker Ahmet Paşa gibi kişilere öğretmenlik yaptığı dönemler olmuştur. Osmanlı ve Arap kültüründen oldukça etkilenmiştir. Halı Tüccarı dışında bizi gururlandıran başka birçok eseri de bulunmaktadır. Bunlardan biri de Bashi Bazouk adlı resmidir. Bashi Bazouk ve Jean-Leon Gerome dendiğinde, oldukça ünlü o resim akıllara gelir. Burada ressam, Osmanlı ziyareti sırasında edindiği giysileri bir modele giydirerek akıncı bir askerin resmi çizmiştir.

Disiplinli Çalışma Hayatı


Jean Leon Gerome, çalışma disiplini oldukça sıkı olan biri olarak bilinir.


Her sabahını tam beş saat çizim yaparak geçirir. Öğleden sonralarını da sokakta çizim yaparak veya diğer büyük ressamların çalışmalarını yeniden yapmakla geçirirdi. Hayatını sürekli bir yerleri gezerek, yeni şeyler öğrenerek geçiren bu adam; birçok ressamın yetişmesine de katkı sağlamıştır. Jean Leon Gerome ve Osman Hamdi Bey günümüzde baktığınızda oldukça önemli ve bilinen iki ressamdır. Gerome, tarihimizin önemli sanatçısının aynı zamanda öğretmenidir. Bunun oldukça büyük bir gurur kaynağı olduğunu söyleyebiliriz.



       Bağlı Olduğu Akımlar


Gerome, oryantalist bir ressam olarak bilinmektedir. Bu akıma çekilmesinin başlangıcı İstanbul ile başlayan gezisinin Şam’a kadar ilerlemesi sonucu olmuştur. Kuzey Afrika manzaraları, oryantalist akımdan etkilenmesinin bir başka sonucudur. Yaptığı 600 tablonun 250’sini bu akım oluşturur. Bunun dışında bağlı olduğu bir diğer akım tarihsel akımdır.


Jean-Leon Gerome, ressam olmasının yanında bir öğretmen ve aynı zamanda bir heykeltıraştı. 1869 yılında Ecole des Beaux-Arts’a üç profesörden biri olarak atanmıştır.

Gerome, hayatının son 25 yılında heykellere merak salarak heykeltıraşlık ile uğraşmıştır. Bu alanda da yarattığı birçok eseri bulunur.

Sanatçı, eserlerinin neredeyse hepsinde gerçekçiliği ön planda tutmaktaydı. Yaptığı resimlerin konuları geneldebekçiler, askerler, hamamda çıplak kadınlar, ve namaz kılan insanlardır. Yaptığı eserlerde Paris’te kaldığı evinden kumaş ve eşyaları da içerik olarak kullanmıştır. Kendisi oryantalist ressamlar arasında en çok rağbet gören isimlerden biridir.

Jean Leon Gerome eserleri, neredeyse tüm dünyada biliniyor ve istek görüyor dersek yanılmış olmayız. Kendisi çok değerli bir sanatçıdır.


Gerome'un Önemli Eserleri


 Halı Tüccarı (1887)


Bu eser ülkemizde en çok rağbet gören eserlerinden biridir. Eserin orjinal hali Minnesota Sanat Enstitüsü’nde bulunur. Eserde, talibi olduğu kişiyi görmek üzere halı pazarına gelen bir gencin olduğunu fark ettiğinde eserinden kendisi de etkilenmiştir.



Camiide Namaz (1871)



Burada Kahire’de bulunan bir camiinin içine göz atmış bulunuyoruz. Beş vakit namazdan bir tanesi resmedilmiş olup, imam ve toplumun üyesi insanlardan birçoğunu görebiliyoruz. Eserin tarihi 1871 yılı olup tablo üzerine yağlı boya kullanılarak resmedilmiştir.


"Gerome’nin, resim ve heykel sanatı üzerine birçok eseri bulunur."




Jean Gerome, Paris’te Delaroche ile 16 yaşında başladığı sanat yolculuğuna, 80 yaşında vefat edene dek devam etmiş büyük bir sanatçıdır.

Sanat dünyasına yalnızca eserleri ile katkıda bulunmamış, üzerine profesör ünvanıyla birçok ressamın da eğitimine katkı sağlamıştır. Tarihimizin önemli ressamları da bu öğrenciler arasında bulunmaktadır.

Jean-Leon Gerome, sanatını dünyaya yaymayı başarmış, kendini sürekli geliştirmeye devam etmiş çok değerli bir sanatçıdır. Sadece kendini geliştirmekle kalmayıp, sanat dünyasına katkıda bulunacak birçok ressamın da eğitimine katkıda bulunmuştur. Resimlerinde tarihi ve tarihin gerçekçiliğini ön planda tutup, oryantalizm akımının öncülerinden biri olmuştur. Her türlü kültüre uzaktan da olsa göz atabilmemizi sağlamıştır. 


Bashi-Bazouk (1869)

Jean-Léon Gérôme tarafından yapılan ve Osmanlı Devleti’nde savaş zamanında orduya katılan gönüllü askerlerden olan başıbozukları tasvir eden, 1869 tarihli Başıbozuk (Bashi-Bazouk) adlı 
eseri.




















Dioegenes ( Sinoplu Diyojen) (1860)



MÖ 412 (ya da MÖ 404) - MÖ 323 yılları arasında yaşamış Kinik felsefesinin öncüsü ünlü filozoftur. Sinop'ta doğmuş Korint'de ölmüştür. Sinoplu Diyojen ve Kinik Diyojen olarak da bilinmektedir. Diyojen, medeniyeti reddetmiş ve medeniyet içerisinde medeniyetten uzak bir şekilde yaşamaya çalışmış bir antik çağ filozofudur. Kendisinin sokak köpekleriyle birlikte, bir fıçıda yaşadığı anlatılır.
Gerome bu eserinde kendisini fıçısıyla ve köpeklerle birlikte başarılı bir şekilde resmetmiştir.

3 Ekim 2023 Salı

Önerilen Filmler Listesi

1.Forrest Gump ''Forrest otobüs durağında beklerken, kendisiyle aynı bankta oturan yabancılara hayat hikayesini anlatmaya başlar. Hikayesi, Forrest henüz bir çocukken kambur olan sırtını düzeltmek için taktığı ve diğer çocukların zorbalık yapmalarına neden olan bacak aparatlarını anlatmasıyla başlar. Annesi Alabama’da Greenbow bölgesindeki evlerini pansiyon olarak işletmektedir ve Forrest evlerininde bir müddet konaklayan Elvis Presley(Peter Dobson)’e "hip-swinging" dansını öğretir. Okul hayatının ilk gününde okul servisinde görür görmez âşık olduğu ve ileride de en iyi arkadaşı olacak olan Jenny’e rastlar. Kendisine zorbalık yapanlardan kurtulmaya çalıştığı bir gün, bacağındaki aparatlar kendiliğinden ayrılır ve orta seviyedeki zekasına rağmen yüksek hızda koşabildiğini görür; bu sayede Alabama Üniversitesi'nden burs kazanır...  ''

2.The Truman Show


"Truman Show sinema tarihinin en yaratıcı senaryolarından birine sahip. Dünyanın en güzel adalarından birinde yaşayan halk imrenilecek derecede ütopik bir hayat sürmektedir. Bu adada yaşayan insanlar her güne mutlu uyanıp herhangi bir sorunla karşılaşmadan günü sonlandırıyorlardır. Başkarakterimiz Truman da bu şanslı insanlardan biridir. Güzel bir eşe ve mutlu bir hayata sahip olan Truman, bir gün öldüğünü zannettiği babasını bir gün caddede gördüğü ana kadar hayatı olduğu gibi yaşar. Babasını gördüğüne emindir ancak adam bir anda ortalıktan kaybolmuştur. İlerleyen günlerde çeşitli gizemli anlar yaşayan Truman bir şeylerin yolunda gitmediğini fark edecek, sahip olduğu hayatın gerçek olup olmadığını anlamaya çalışacaktır.
Televizyon sektörü üzerine yapılan en esaslı eleştirilerden biri olan Truman Show sinema tarihinin en yaratıcı senaryolarından birine sahip. Aynı zamanda başrolündeki Jim Carrey'nin olağanüstü performansını da es geçmemek gerekiyor."



3. Zindan Adası



"Zindan Adası, Martin Scorsese'nin bir çok filmi gibi yine bir başyapıt statüsünde. Filmde, Teddy Daniels ve Chuck Aule isimli iki polis memurunun, Rachel Solando adlı bir akıl hastasının ortadan kaybolması üzerine tehlikeli akıl hastalarının tedavi gördüğü Shutter Adası isimli bölgede konuşlanan Ashecliffe Hastanesi'ne soruşturma yapmak için gitmesi ve sonradan gelişen esrarengiz olaylar aktarılıyor. Burada karşılaştıkları isyan tablosu ve çığrından çıkan işler bu davayı gittikçe zora sokacak, zamanla rüya ve gerçek arasındaki sınırlar zorlanacaktır. Usta yönetmen Martin Scorsese tarafından Dennis Lehane'nin ünlü romanından sinemaya uyarlanan filmin başrolünde yönetmenin gözde oyuncularından Leonardo Di Caprio bulunuyor."

 

 4. Limit Yok / Limitless


"Eddie Morra (Bradley Cooper), New Yorklu bir yazardır. Yazamamaktan muzdariptir ve ilave olarak kız arkadaşı Lindy (Abbie Cornish) onu terk etmiştir. Ama bir gün eski eşi Melissa'nın kardeşi Vernon (Johnny Whitworth) ile karşılaşması kendi hayatını tamamen değiştirir. Vernon ona profesyonel doktorlar tarafından test edilmiş NZT-48 adı verilen bir hap olduğunu söyler ve bütün sorunları çözeceğini iddia eder. Eddie'nin şüpheleri olsa da kaybedecek hiçbir şey olmadığı için hapı almaya karar verir..."


5. Back to Future ( Geleceğe Dönüş )



Geleceğe Dönüş'te, deli dolu bilimadamı Dr. Brown zamanda yolculuğu mümkün kılan bir araba geliştirir. Bu makineyi ilk kullanan genç Marty ufak bir zamanlama yanlışıyla gelecek yerine geçmişe gönderilir. Otuz yıl öncesine dönen Marty’nin burada yaptığı bir hamle, kendi kaderini ilginç bir noktaya sürükleyebilecek bir hataya sebebiyet verir. Artık Marty’nin yapması gereken tek şey kendi doğumunu bile engelleyecek bu hatayı bir şekilde düzeltmeye çalışmak olacaktır.
Zamanda yolculuk temalı filmlerin atalarından olan ‘Geleceğe Dönüş’ hem yönetmeni Robert Zemeckis’in hem de dönem sinemasının şahlandığı anlardan biridir. Gösterime girdiği dönem insanlığını bir hayli heyecanlandıran ve kısa bir süre sonra kült mertebesine erişmiş, o güne kadar hep tv dizilerinde yer alan başrol oyuncusu Michael J. Fox'a da büyük ün getirmiştir.
6. Zaman Yolcusunun Karısı


Henry DeTamble, Chicago’daki bir kütüphanede Clare Abshire ile tanıştığında aslında Henry’nin bir zaman yolcusu olduğunu anlarlar. Clare, bu konu hakkında daha fazla bilgi sahibidir. Henry henüz yeterince zamanı dolaşmadığı için durumun farkında değildir. Henry, genç kadına aşık olur. Farklı zamanlarına yaptığı yolculuklarından birinde gelecekteki eşi Clare’in 6 yaşındaki hali ile tanışmıştır. Ressam Clare, yılların ardından yeniden karşılaştıklarında onunla evlenir. İlk zamanlarda kocasının ansızın ortadan kaybolmaları ile baş edebileceğini sanırken yalnızlık hissi ile sınanacaktır aşka dair. Film Audrey Niffenegger’ın romanından uyarlanmıştır.


7.Inception / Başlangıç



Leonardo DiCaprio bu yapımda, çok yetenekli bir hırsız olan "Dom Cobb " ile karşımızda. Uzmanlık alanı, zihnin en karanlık ve savunmasız olduğu rüya görme anında, bilinçaltının derinliklerindeki değerli sırları çekip çıkarmak ve onları çalmaktır. Cobb'un bu nadir insanlarda görülebilecek yeteneği, bu ender rastgelinebilecek mahareti, onu kurumsal casusluğun tehlikeli yeni dünyasında aranan bir oyuncu yapmıştır. Aynı zamanda bu durum onu uluslararası bir kaçak yapmış ve sevdiği herşeye malolmuştur. Cobb'a içinde bulunduğu durumdan kurtulmasını sağlayacak bir fırsat sunulur. Ona hayatını geri verebilecek son bir iş; tabi eğer imkansız 'başlangıç'ı tamamlayabilirse. Mükemmel soygun yerine, Cobb ve takımındaki profesyoneller bu sefer tam tersini yapmak zorundadır; görevleri bir fikri çalmak değil onu yerleştirmektir. Eğer başarırlarsa, mükemmel suç bu olacaktır.



8.Bay Evet



Hollywood'un en sevilen komedyenlerinden, mimik ustası, mizah şahikası Jim Carrey'in her zamanki gibi üst seviyede bir performans sergilediği "Bay Evet", her şeye hayır demeye alışmış Carl Allen’ın komik hikayesi üzerine kurulu, sevimli bir film. Allen, kendi isteğiyle katıldığı bir program sonucunda bir yıl boyunca her soruya cevabı ’’evet’’ olacaktır. Başlangıçta bu durumdan hoşnut gibidir. Çünkü bu kararı sanki hayatını pozitif yönde geliştirmektedir. Ancak bu kararı zaman içinde belaya da ’’evet’’ anlamına gelecektir. Harry Potter serisinin yapımcısı David Heyman’in yapımcılığını üstlendiği ve başrolde usta oyuncu Jim Carrey’nin bulunduğu filmle, kahkahaya evet diyeceksiniz.

                 
9. Özgürlük Yolu ( Into The Wild )




Into the Wild, bir metropolden vahşi hayata, kirlilikten saflığa ve temizliğe dönüş hikayesidir. Önemli bir üniversiteden dereceyle mezun olan Christopher aynı zaman başarılı bir atlettir de. Mezuniyet sonrası verilen bir davette ailesine istediği hayatın bu olmadığını, bir şeylerin eksik ve yanlış olduğunu söyler. Genç adam tüm mal varlığını hayır kurumuna bağışlayıp sahip olduğu her şeyi evinde bırakarak bambaşka bir hayata doğru uzun bir yolculuğa çıkar. Alaska’nın ıssız ormanlarında sona eren bu yolculuk esnasında ve sonrasında Christopher, hayatını kökünden değiştirecek bazı kişilerle tanışarak, hayatın anlamını ve ölümün kaçınılmazlığını en sert haliyle deneyimleyecektir.
Ünlü oyuncu Sean Penn'in yönetmenliğini üstlendiği, iki dalda OScar'a aday gösterilen filmin başrollerinde Emile Hirsch ve Vince Vaughn bulunuyor...


10.Cennetin Krallığı ( Kingdom Of Heaven )





Film, Ortaçağ’da Kudüs’te geçen bir tarihi aksiyon olarak nitelendirilmektedir. Balian adında genç bir adam aslen demircilik yapmaktadır. Ailesini kaybetmiştir ve kader onun için bambaşka bir plan hazırlamaktadır. O yakında şövalye olacaktır. Ardından aşk kapıyı çalacak ve yüreğine ateş düşecektir. Bir prensese gönül verecektir. Yüz yıl önce Kudüs’ü kuşatan Haçlılar’ın kaderini ise en baştan bu şövalye belirleyecektir. Kader kusursuz bir biçimde işlemektedir. Genelde epik filmlere imza atan Ridley Scott, iddialı bir oyuncu kadrosu ile tarihi bir olaya ışık tutuyor.



11.Akıl Oyunları ( A Beautiful Mind )


Akıl Oyunları, asosyal bir matematikçi olan John Nash'in hayatını konu ediyor. John Forbes Nash azandığı bir bursla Princeton Üniversitesi'nde öğrenim görmeye başlar. Bu süreçte parlak zekasını her daim hissettiren ve çevresindekilerle uyum sorunu yaşayan dahi Nash, inanılmaz bir teoriyi ortaya sürüp kanıtlama aşamasına kadar gelir. Böylece matematik çevrelerince ününü yayan dahi adam zamanla şizofrenik belirtilerle mücadele etmeye başlar. Nash artık kendi kurgusal gerçekliklerinden oluşturduğu dünyasıyla asıl gerçekleri ayırt edemeyecek bir aşamaya gelir.
Önemli başarılarından uzunca yıllar sonra Nobel Ödülü'ne layık görülen ünlü matematikçi John Nash'in gerçek hayat hikayesine odaklanan 'Akıl Oyunları', iki önemli dalda kazandığı Oscar ödülüyle başarısını kanıtlamıştı.




12.Ölü Ozanlar Derneği ( Dead Poets Society)




"Ölü Ozanlar Derneği", hakikaten devrimci bir bakış açısına sahip olan kitap/filmlerden birisi... Gerek anlatımı, gerekse de başroldeki Robin Williams'tan genç oyunculara dek, herkesin üst düzey performans göstermesi filme lezzet katıyor. Filmde yer yer gerçeküstü göndermeler ve arkadaşlar arası dayanışmayı çok etkili bir şekilde dışavuran sahneler mevcut... 1950’lerin Welton Akademisi ciddi, disiplinli ve akademik çevrelerde saygınlığı yüksek olan ancak gerikafalılığın iktidarda olduğu bir okuldur. Okul yönetiminin muhafazakar ve ortodoks tavırları okulu öğrenciler için sıkıcı ve bunaltıcı bir yer haline getirmektedir. Fakat yeni İngilizce öğretmeni John Keating’in okula atanmasıyla çok şey değişecektir... Keating öğrencilerine ders kitaplarını yırtıp atmalarını, kalıplaşmış düşünce şekillerinden uzaklaşmalarını ve hayatlarını dolu dolu yaşamalarını öğütlemesiyle okulun statükocu tavrına son derece zıt bir profil çizmektedir. Öğrencilerini şiir ve nitelikli edebi yapıtlarla tanıştıran Keating onların pek çoğu üzerinde derin bir etki yaratır ve onların geleceğe dair hayallerinin şekillenmesini sağlar. Elbette Keating’in yaklaşımının okul yönetimi tarafından farkedilmesi ve üstüne gidilmesi uzun sürmeyecektir. Fakat okul müdürü Nolan Keating’i okuldan uzaklaştırma kararı aldığında hayatlarını değiştirdiği öğrencileri Keating’i savunmak için harekete geçerler. 1989’da dört dalda Oscar’a aday olan Ölü Ozanlar Derneği, Tom Schulman’a En İyi Senaryo ödülünü getirmişti. Williams'ın da, ilerici öğretmen rolüyle destan yazdığını ve kariyerinin en iyi oyunlarından birini çıkardığını da söylemek mümkündür...